Mevlana ve Şems Rubaileri
Gönül seni gönül ehlinin, âriflerin mahallesine
doğru çeker, ten ise seni su ve çamur hapsine koymak ister.
***
Aklını başına al da, bir gönül arkadaşının sohbeti
ile gönlüne gıda ver. Git, ikbali, mânevî gücü, bir ermişten, bir ikbâl
sahibinden iste.
***
Eğer insan, şekli ile sûreti ile insan olsaydı;
Peygamber Efendimiz ile Ebû Cehil bir olurdu, aralarında fark olmazdı.
***
Ben de senden doğmayı ölüm sanmıştım, senden
ayrılacağım diye pek çok korkmuştum. Fakat doğunca, pis, daracık bir zindandan
kurtuldum. Günün ışığına çıktım. Havası hoş, rengi güzel bir dünyaya geldim.
***
Allah, birisinin perdesini yırtmak, ayıbını örtmek
isterse, onun gönlüne, temiz kişileri kınama isteği verir.
***
Allah, bir kimsenin de ayıbını örtmek isterse, o
kişi nefs yüzünden kirlenmiş, günahlara, ayıplara bulanmış insanların bile
ayıplarını görmez, söylemez olur.
***
Allah bize yardım etmek dilerse, gönlümüze yalvarma,
ağlayıp inleme isteği verir.
***
Allah aşkıyla ağlayan göz, ne mutlu gözdür. Allah
aşkı ile tutuşup yanan gönül ne mübârek bir gönüldür.
***
Her şeyin aslı sayılan, dört unsur (hava, toprak,
ateş, su) bunlar birer emir kuludur. Bunlar bana karşı, sana karşı ölüdür.
Fakat Allah’la diridirler.
***
Hakk yolunda yürüyen kişinin uyanık olması gerekir.
Çünkü yol, görünüşte dümdüz ve güzeldir. Fakat altında tuzaklar vardır. Nitekim
bu yolda bize kılavuz olacak bir çok tanınmış, parlak isimlerde mânâ kıtlığı,
mânâ uymazlığı vardır.
***
Bir çok kişiler, adlarının adamı değildir. Görünüşe
kapılmamalıdır. Şunu iyi bilmeli ki: Sahte şeyhlerin adları, sözleri tuzaklara
benzer. Onların kulağı okşayan, fakat ruhânî olmayan güzel sözleri, ömrümüzün
suyunu emen kumdur.
***
Kum gibi ömür suyunu emen, bizi tüketen boş sözler
olduğu gibi, içinden âb-ı hayat fışkıran kum da vardır. Bu kum pek az bulunur. Sen
git de içinden irfan coşan, ilahi sırları meydana vuran kumu ara.
***
Evlâdım, işte yukarıda anlatılan o kum Allah
adamıdır. Allah adamı, kendi benliğinden kopmuş, kendinden ayrı düşmüş, Hakk’a
ulaşmıştır.
***
Hikmeti, hakîm olan, ârif olan üstün bir varlıktan
iste ki onun feyzi ile sen de gerçeği gören bir kişi olasın. Zamanı gelince,
hikmet arayan kişi hikmet kaynağı olur da, artık o, çalışmaktan, sebeplere baş
vurmaktan kurtulur.
***
Artık, dışta bulunan düşmanla, savaşmaktan dönünce,
içteki düşmanla savaşmaya; nefsimi yenmeğe yöneldim. En küçük bir savaştan
döndük ama, peygamberle beraber en büyük savaştayız. Şu nefsin Kaf dağını, iğne
ile yerinden kaldırabilmek için Hakk’tan güç, kuvvet dilerim, başarı niyâz
ederim.
***
Her yaprak, her meyve, kendi tomurcuğunun dili ile
ayrı ayrı Allah’a şükreder:
“İhsan, iyilik sahibi Allah, bizim kökümüzü besledi,
ağaç da o kökten kuvvet alıp kalınlaştı. Doğrulup yükseldi.
***
Su ve toprak içinde mahpus bulunan, yâni balçığa
saplanmış kalmış olan canlarımız da balçıktan kurtulunca neşeli bir halde,
Hakk’ın aşk ve muhabbet havası içinde, neşeli neşeli oynarlar, ayın on dördü
gibi noksansız ve tastamam bir hale gelirler. Onların tenleri oynayıp durur,
canlarının nasıl olduklarını sorma. Hele cismaniyeti kalmamış, tümden can
kesilmiş olanların halinden hiç sorma, onları anlatmaya imkân yoktur.
***
Ekmek sofrada bulundukça cansızdır. Fakat insanın
bedenine girince enerji olur, neşeli Ruh olur. Sofranın ortasında, kımıldamadan
duran ekmeğin can kesilmesine imkân yoktur. Fakat boğazımızdan aşağı gidince
hayvânî ruh, onu, selsebil suyu ile yoğurur, onu canlandırır, can haline kor.
***
Ey doğru okuyup, doğru anlayan kişi, ekmeği
canlandıran, onu kudret enerjisi haline koyan hayvânî ruhun kuvvetidir, ya
canlar canının kuvveti nedir? Nasıl olur, neler yapar? Bir de onu düşün. Eğer
‘gönül’ sır dağarcığının ağzını bir açarsa, can, arşa doğru koşup gitmeye
başlar. Eğer, gizli sır, söylenebilseydi, o sırra tahammül edemezdi de bu cihan
yanardı. Rum elçisi, Hz. Ömer’den bu sözleri işitince, mânevî bir neşe duydu,
gönlü nurlandı.
***
Sözün bir faydası yoksa söyleme, eğer varsa, dil
uzatmayı bırak da şükretmeye bak.
***
İnsanın nurunu, kemalini artıran lokma, helâl kazanç
ile elde edilen lokmadır. Helal lokma ise, kandilimize konunca, kandili
söndüren yağa benzer. Sen ona yağ değil su adını koy, çünkü ışığımızı
söndürüyor.
***
Bilgi de hikmet de helâl lokmadan doğar, aşk da,
merhamet de helâl lokmadan meydana gelir. Bir lokmadan hased, hile doğarsa,
bilgisizlik, gaflet meydana gelirse sen o lokmanın haram olduğunu bil.
***
Beden ruh vasıtasıyla hareket eder, fakat siz ruhu
göremezsiniz: Ruhu bedenin hareketleriyle bil.
***
Yoksul beden ruh hareket edinceye kadar hareket
etmez: Atlar ileri atılıncaya kadar heybe olduğu yerde durur
***
Bil ki ruhlar okyanus, bedenler köpüklerdir
***
Can, doğan kuşuna benzer, ten ona uzaktır. O, beden
tuzağına ayağı bağlı, kanadı kırık bir halde düşüp kalmıştır.
***
Bedenin yüzüne bakma o bozulup yok olur. Ruhun
yüzüne bak ki o hoş ve sevimlidir!
***
Beden yumurtası içinde harika bir kuşsun sen
-yumurtanın içinde kaldığın sürece uçamazsın.
Eğer beden kabuğunu kırarsan kanatlarını çırpacak ve ruhu kazanacaksın
***
Ruh kuşum ne zaman kafesinden bahçeye uçacak?
***
Kafeste mahpus olan kuşun kurtulmak istememesi
cahilliktendir.
***
Cehennem bu nefstir; cehennem, bir ejderhadır ki
harareti denizlerle eksilmez.
Yedi denizi içer de yine kocakarıya benzeyen nefsin
harareti ve coşkunluğu azalmaz.
***
Kendini gören, kendini beğenen; birisinde bir suç
gördü mü ...İçinde cehennemden daha şiddetli bir ateş parlar. O, bu kibre din
gayreti adını takar; kendi kafir nefsini görmez
***
Kötülerin kötülüklerine acıyın. Benliği, kendini
görüp beğenmenin etrafında dolaşmayın kendinize gelin. Allah gayreti pusudan çıkmayagörsün; baş
aşağı yerin dibine gidersiniz.
***
Akıl, iki çeşittir: Birincisi kazanılan akıldır. Sen
onu mektepteki çocuk gibi... Kitaptan, hocalardan, düşünceden, alışkanlıktan,
kavramlardan ve yeni ilimlerden öğrenirsin.
Aklın başkalarınınkinden daha büyük olur fakat edindiklerinin
ağırlığıyla yorulursun. Diğer akıl, Allah’ın ihsanıdır. Onun kaynağı ruhtadır. Gönülden bilgi pınarı
fışkırdığında onun kaynağı ne bozulur, ne eskir ne de renk değiştirir.
Edinilmiş akıl dışarıdan eve akan bir ırmağa benzer. Eğer yolu üzerinde bir
engel olursa aciz kalır. Kendi içindeki pınarı ara sen!
***
Akıllar arasındaki zıtlıkların farkında ol. Biri
dünyadan semaya uzanır, Güneş gibidir diğeri Venüs'ten veya kayan yıldızdan
daha aşağıdır. Kandil gibi titrek, sarhoş bir akıl olduğu gibi ateş kıvılcımı
gibi bir akıl da vardır... Cüzi akıl gözden düşmüş akıldır; dünya arzusu insanı
asıl hedefinden yoksun bırakır.
***
Bil ki zahiri suret yok olur, fakat mana alemi
ebedidir, kalır. Testinin suretiyle ne zamana kadar oynayıp duracaksın?
Testinin nakşından geç, ırmağa, suya yürü. Sureti gördün ama manadan gafilsin.
Akıllıysan sedeften inci seç, çıkar.
***
Herkes bir yana yüzünü çevirmiştir fakat azizler
yönleri olmayan yöne yüzlerini dönmüşlerdir.
***
Yorumlar
Yorum Gönder