Mevlana'nın En Ünlü Rubaileri
Topraktan yaratılmış olan bedenimiz, aşk yüzünden
göklere yükseldi. Dağ bile çevikleşti, oynamaya başladı.
***
Ey aşık! Aşk Tûr Dağı’na can olunca, Tûr mest oldu,
kendinden geçti, Mûsâ da düşüp bayıldı.
***
Fakat kendi dilinden anlayanlardan, kendi dilini
konuşanlardan uzak düşen kimse, yüzlerce dil, yüzlerce nağme bilse, yine dilsiz
olur, susar.
***
Şunu iyi bil ki, kâinatta var olan her şey,
sevgilinin tecellîsinden ibârettir, onun yarattıklarıdır. Onun kudretini,
yaratma gücünü göstermektedir. Aslında, aşık bir perdedir. Var olan, diri olan
ancak sevgilidir. Aşık ise bir ölüdür. Var gibi görünen bir yoktur.
***
Bu gerçeği sezemeyen, ilahi aşka meyli, isteği
olmayan kimse, kanatsız bir kuş gibidir. Vay onun haline, yazıklar olsun ona...
***
Fakat, gerçek aşk, ölümsüz olan aşk, Allah aşkı,
Ruhta olsun, gözde olsun, her an goncadan daha taze olarak durur.
***
Doktorlar, gurura, benliğe kapıldılar da, her şeyi
kendi ellerinde sandılar. “Allah isterse iyi ederiz”, demediler. Bu yüzden
Cenâb-ı Hak onlara, insanların âcizliğini, Allah’ın izni olmadan insanların bir
şey yapamadıklarını gösterdi.
***
Kendimizi kontrol ederek, Allah’tan, edepli bir
insan olmak konusunda bizi başarıya ulaştırmasını niyâz edelim. Çünkü edebi
olmayan Allah’ın lütfundan mahrum kalır.
***
Edebi olmayan, yalnız kendisine kötülük etmiş olmaz,
belki edepsizliği yüzünden bütün dünyayı ateşe vermiş olur.
***
Dost yolunda edepsiz, korkusuz olan kişi, başkalarının
da yolunu vurmuş olur. Böyle kişi mert değil nâmerttir.
***
Edepten dolayı bu gökler, nura gark olmuştur.
Melekler de edeplerinden ötürü temiz ve masum olmuşlardır.
***
Misâl aleminin yâni maddî alemin hayalleri, bir
bakıma Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının tecellîsidir. Böyle oldukları için,
bu hayâller, velileri kendilerine çeker. Kendi güzellik ve yüceliklerine kul,
köle ederler. Erenler böyle bir güzele kul, köle olmanın mânevî zevki içinde,
ilahi hakîkate doğru yol alırlar.
***
Ey arkadaş, sûfî, bulunduğu vaktin oğludur. Bu iş
yarın olsun, yarına kalsın demek, tarikat anlayışına uymaz.
***
Ona dedim ki: “Eğer sevgili, bütün sırlarından
soyunup meydana çıkarsa, ne sen kalırsın, ne de maddî varlığın kalır.”
***
Arzu et, iste, ama o arzu ölçülü olsun. Bir saman
çöpü bir dağı kaldıramaz.
***
Bu alemi aydınlatan güneş yörüngesinden çıkıp, biraz
dünyaya yaklaşacak olsa, her şeyi yakar, kül eder.
***
Bütün insanlar, velileri kendi nefisleri ile kıyas
ettikleri için yoldan çıkmışlardır. Bu sebepten ötürü, Allah’ın seçkin
kullarından pek az kimse haberdar olabildi.
***
Kalp altını da, hâlis altını da mihenk taşına
vurmayınca ayarını anlayamazsın.
***
Hikmetinden sual sorulmayan Allah’ın işini kim
anlayabilir? O işin gerçeğine kim erişebilir? Bu söylediğim sözler, ancak
anlatmak için söylenmiş zorunlu sözlerdir.
***
Bu çeşitli yüzlerin her birine dikkatle bak, onların
vasıflarını, nice olduklarını aklında tut. Belki sûfîlik yolunda hizmette
bulunurken yüz tanır olursun da, yüzüne baktığın kimselerin mânevî kimliklerini
anlarsın.
***
Etrafında insan yüzlü bir çok şeytan vardır. Bu
sebeple, her ele el vermek, her ele bağlanmak uygun değildir.
Yorumlar
Yorum Gönder