Selam Tebriz'e!


Kulağını ver, dinle,
bak esasbaşı ne diyor:
Bu mahalle bizden bir gönül eri kayboldu, diyor,
derken ansızın biri yolda izini buldu, diyor.
Belirtilerini görün işte, diyor.
İşte al kanlar içinde bir elbise, diyor.


Ne zamandır onu aradık, yandık yakıldık.
Ne zamandır onu arayanlar her yanda dövündüler.
Ne üst kodular, ne baş.

Âşıkların kanı hiç eskimiyor, nutulmuyor.
Âşıkların kanı nasılsa hep öyle kalıyor.
Hep öyle taze, sıcak.

Bu eski bir kan davasıdır deme sakın.
Atma kulağının arkasına sen şu lâfı:
Kan bir kere eskidi mi kararır, kurur ama,
âşıkların kanı durmayacak, gönüllerden biteviye akacak.

Bu bucağa sığınan senin kanlı bakışındır.
O büyük sağrağı sunan senin nerkis gözlerin.
Sarhoşça gelen de onlar, gönüller çalan da onlar,
adamı canevinden vuran da onlar.

Ya o yok olunca sen çık ortaya,
ya da o kaybolan gönlü geri ver.

Ey gönül,
o şeker gibi gönülden bir parçacık yüz bulursan
şükret haline.
Bütün âlem denizin bir damlasına ermiş gitmiş ama
bir sinek o şekerden sanki ne kadar yer?

Bir gün sen de böyle öldürülürsen
sonsuzluğa erecek, hep diri kalacaksın, diri.

Böyle bir şehidin canından
selâm Tebriz'e!
 
Mevlana Celaleddin Rumi

Mevlana'dan Hikayeler Blog


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mevlana'dan Öğütler ve Nasihatler

Şehzade gerçek aşkı nasıl buldu?

Başımıza ne geliyorsa...