Hırsızın İzi
Bir adam, odasına hırsız
girdiğini gördü. Başladı onu kovalamaya. Birkaç kere oda içinde dolandılar,
adam iyice terledi. Nihayet hırsıza yaklaştı, bir sıçrasa tutacaktı. Dışardan
birisi:
- Buraya gel de bela izlerini
gör! Çabuk ol, buradaki ahvale bak! Adam:
Herhalde orada da bir hırsız var, diye düşündü,
hemen gitmezsem başıma bela olacak. Çoluk çocuğuma belki zarar verir, şimdi
bunu tutmakta ne fayda var?! Bu Müslüman kerem edip beni çağırıyor, hemen
gitmezsem bir kötülüğe düşerim.
Böylece adam hırsızı bırakıp, sesin
geldiği tarafa yöneldi.
- Aziz dostum, dedi, ne var,
niye böyle feryad ediyorsun?
- Bak işte hırsızın ayak izi.
Yürü, bu izi izle, ardından koş!
- Ey ahmak, sen ne
söylüyorsun? Ben onu neredeyse yakalamıştım, sen bağırınca bıraktım. Ben de
seni bir adam sandım. Bu ne hezeyan! Ben kendisini tutmuşum, ayak izini ne
yapayım?! Sen ya hile yapıyorsun ya da ahmaksın. Belki sen de hırsızsın.
- Ben işin aslını anladım,
sana ayak izini gösteriyorum.
- Ey ahmak, vuslatta delil ve
alamet olur mu?!
Allahu Teala'ya ulaşanlar,
Zata gark olmuşlardır, artık sıfatlarla uğraşmazlar. Başı ırmağın içine dalmış
olan adam suyun rengini, kokusunu araştırmaz.
Mevlana'dan Hikayeler Blog
Yorumlar
Yorum Gönder