Filozof ve Bedevi



Bir bedevi, devesine iki dolu çuval yüklemişti. Çuvalların üstü­ne de kendisi oturmuştu. Yolda bir filozofa rastladı, konuşmaya baş­ladılar. Filozof ona:
- O çuvallarda ne var, diye sordu.
- Birinde buğday, öbüründe kum, dedi bedevi.
- Neden bu kumu doldurdun?
- O çuval boş kalmasın da ağırlık dengelensin diye.
- Buğdayın yarısını bu çuvala, diğer yansını da öbür çuvala koy. Bu suretle hem çuvallar hafifler hem de devenin yükü.
Bedevi bu fikri çok beğendi:

- Ey hakim, dedi, böyle ince düşünüşlü, böyle güzel rey sahibi olduğun halde neden böyle yoksulsun, yaya yürüyor, yoruluyorsun?
Bedevi, filozofa acıdı, onu devesine bindirmek istedi. Ona:
-  Ey hikmet sahibi, dedi, biraz halinden anlat, böyle bir akılla sen ya vezirsin ya da padişah. Doğru söyle!
- İkisi de değilim, halktan bir adamım. Elbiseme baksana!
- Kaç deven, kaç öküzün var?
- Hiç yok!                                                                  
- Peki dükkanındaki mal ne, bari onu söyle.
- Ne dükkanı?! Yerim yurdum yok.     
- Ne kadar paran var peki?
-  Para şöyle dursun, bir gecelik yiyecek alacak harçlığım yok. Yalınayak, başı kabak koşup duruyorum. Kim bir dilim ekmek verse oraya gidiyorum. Bu kadar hikmet ve bilgiden ancak hayal ve başağrısı elde ettim.                                                                          
- Öyleyse yanımdan uzaklaş! Senin uğursuzluğun bana da bu­laşmasın! Bir çuvalımda buğday, öbüründe kum olması senin hik­metinden daha hayırlı. Benim ahmaklığım çok mübarek bir ahmak­lık.
Dünya hikmeti, dünyevî felsefe zannı, şüpheyi artırır, din hikmetiyse insanı feleğin üstüne çıkarır. Ahir zamanın aşağılık ukalaları ciğerler yakmışlar, hile ve düzenler bellemişler, fakat asıl serma­ye olan sabrı, ihsanı, cömertliği yele vermişlerdir.

Mevlana'dan Hikayeler Blog

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mevlana'dan Öğütler ve Nasihatler

Şehzade gerçek aşkı nasıl buldu?

Başımıza ne geliyorsa...