Zeyd Bin Harise (r.a.)



Hz. Peygamber (s.a.s.) bir sabah Zeyd bin Harise (r.a.)'a:
- Nasıl sabahladın, diye sordu.
- Mümin bir kul olarak, diye cevap verdi Zeyd.
- Bunun alameti nedir?
- Gündüzleri susuz, geceleri uykusuz kaldım.
- Peki bu sana nasıl bir anlayış kazandırdı, diye sordu Hz. Pey­gamber (s.a.s.)
- İnsanları, dedi Zeyd, değirmendeki buğdayı arpadan ayırır gibi tanıyabiliyorum. Yılanla balık bana aşikar. Hemen simdi söyleye­yim mi, yoksa susayım mı?
Hz. Peygamber (s.a.s.) dudağını ısırarak susmasını işaret etti. Fakat o devam etti;
- Ey Allah'ın Resulü, sırları söyleyeyim de kıyameti koparayım mı? Halis altınla sahte parayı açıklayayım mı? Bu söylediklerim işaretlerden ibaret, daha açık söylerim ama Hz. Peygamberi incitmek­ten korkuyorum.
Hz, Peygamber (s.a.s.) dedi ki:
-  Kendine gel, fazla ileri gittin! Ayna kılıftan çıktı, aynayı koy­nuna koy!
- Ezeli güneş hiç koltuğa sığar mı, diye karşılık verdi Zeyd.
- Bir parmağım gözünün üstüne koydun mu, dedi Hz. Peygam­ber (s.a.s.), dünya güneşsiz görünür. Bir parmak bile güneşe ve aya perde olur. İşte bu, Allahu Teala'nın ayıp örtücülüğüne alamettir. Dudağını yum!
Sırlar gizli kalmalı, herkesin kendi zannından memnun olması daha iyi. Sırlar gizli kalmalı ki, insanlar korku ve ümitle Allahu Teala'ya ibadet etmeye devam etsinler!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mevlana'dan Öğütler ve Nasihatler

Şehzade gerçek aşkı nasıl buldu?

Başımıza ne geliyorsa...