Hz. Yusuf (a.s.)'un Konuğu
Çok uzak diyarlardan gelen bir
dostu Hz. Yusuf a misafir oldu.
Çocukluklarından beri
birbirlerini tanımaktaydılar. Sohbet sırasında, Yusuf a.s.'a kardeşlerinin
yaptıkları cefa ve hasetleri de konuşuldu. Yusuf a.s.:
- Onların haset ve ezaları
zincirdi, dedi, biz de aslandık, zincire vurulmuştuk. Allah'ın kaza ve
kaderinden şikayetçi değiliz.
- Kuyuda ve zindanda halin
nasıldı, diye sordu konuğu.
- Ay, bedir halinden sonra küçülmeye
başlar, görünmez hale gelir, fakat sonra yine önceki haline döner. Buğdayı
toprak altına atarlar, ama sonra ondan başaklar çıkar.
Yusuf a.s. başından geçenleri
anlattıktan sonra misafirine:
- Bize hediye olarak ne
getirdin, diye sordu.
Onun böyle sorması hikmetten
hali değildi. Dostları görmeye eli boş gidilmez. Cenabı Hak bile mahşerde
kullarına kıyamet günü için ne hediye getirdiklerini sorar. Yiyip içmeyi,
uyumayı azaltıp hediye hazırlamak, seherlerde istiğfar etmek gerek.
Getirdiği hediye sorulunca
konuk, utanıp ah etmeye başladı:
- Sana layık bir armağan
bulamadım, dedi, bir katreyi alıp da nasıl ummana götürebilirim?! Sana bir
ayna getirmeyi uygun gördüm. Ona baktıkça kendi güzel yüzünü görürsün.
Güzeller ayna ile meşgul olur.
Varlığın aynası yokluktur. Noksanlık, kemal vasfının aynasıdır. Hastalar
olmasa tıp sanatının güzelliği nasıl anlaşılır?!
Yorumlar
Yorum Gönder