Hapisteki Tûti
Bir tacirin, kafeste
hapsedilmiş güzel bir tûtisi vardı. Hindistan'a gitmek üzere yol hazırlığına
başlayan tacir cömertlik ve kereminden, dolayı köle ve cariyelerinin her
birine:
- Söyle, dedi, sana
Hindistan'dan ne getirmemi istersin?
Her biri ondan bir şey istedi.
O da istediklerini getirme vaadinde bulundu. Tûtiye de:
- Peki sen ne istersin, diye
sordu. Tûti:
- Oradaki tûtileri görünce
benim halimi anlat, dedi, benim hapiste olduğumu ve onlara hasret duyduğumu
söyle. Onlara selam gönderdiğimi, yardım istediğimi, bir kurtuluş yolu
aradığımı bildir.
Tacir, tûtinin isteğini kabul
etti. Hindistan dolaylarına varınca, kırda birkaç tûti gördü. Atını durdurup,
tûtinin selamını ve onlara olan mesajını bildirdi. Tûtilerden birisi titremeye
başladı, bir hayli titremeden sonra nefesi kesildi, düştü öldü.
Bunu gören tacir çok üzüldü,
verdiği haberden dolayı pişman oldu.
- Zavallının ölümüne sebep
oldum, dedi, galiba bu tûti o tûticeğizin akrabası.
Tacir Hindistan'daki işleri
bitirdikten sonra memnun ve mesrur olarak evine döndü. Bütün köle ve halayıklara
hediyeler verdi, ihsanlarda bulundu. Tûti:
- Bu kulun armağanı nerde?
Tûtilerden ne görüp ne duydun, diye sordu.
Tacir:
- Söyleyemem, dedi, zaten
senin haberini götürdüğüm için hala pişmanım.
Tûti:
- Efendim, pişman olmanıza
sebep nedir, dedi, niçin bu kadar öfkeli ve kederlisiniz?
- isteğini, sana benzeyen
tûtilere söyledim, dedi tacir, fakat senin derdini duyanlardan biri titremeye
başladı, düşüp öldü.
Tacirin cevabını duyan tûti,
diğer tûti gibi titremeye başladı, sonra da düştü, kaskatı kesildi. Tûtinin
öldüğünü gören tacir yerinden sıçradı, yakasını yırttı, külahını yere çarptı.
- Ey güzel ve hoş nağmeli
tûti, dedi, ne oldu sana, niçin yere yıkıldın?
Tacir üzüntü ve keder içinde
bir hayli dövündü, söylenip durdu. Daha sonra da tûtiyi kafesten çıkarıp attı.
Tûti hemen kanat çırpıp yükseldi, yüksek bir ağacın dalına kondu. Tacir buna
şaşırıp kaldı.
Yüzünü tutiye çevirip:
- Ey tûti, dedi, nedir bu
senin yaptığın?
Tûti şöyle cevap verdi:
- Hindistan'daki tûti bana
hareketiyle nasihat etti. Söz söylemeyi bırakmamı, bunun beni hapse tıktığını
bildirdi. Bu nasihati vermek için de kendisini ölü gösterdi. Nağme ve
terennümü bırak, benim gibi öl ki, kurtulasın, dedi.
Bunları söyledikten sonra tûti
veda etti, ayrılık vaktinin geldiğini söyleyip uçtu.
Tacir kendi kendine:
- Bu bana nasihatti, dedi, ben
neden tûtiden aşağı olayım!
Yorumlar
Yorum Gönder