Baykuşlar Arasındaki Doğan
Padişahlardan birinin bir
doğanı vardı. Yolunu kaybeden bu doğan bir viraneye düşmüş, baykuşlar arasına
katılmıştı. Padişahtan ayrı düşmesi yetmiyormuş gibi bir de baykuşların
ezasıyla baş başa kalmıştı. Başına vuruyor, kanadını çekiştiriyorlardı. Kendi
aralarında:
- Dikkat edin, doğan yerinizi yurdunuzu
elinizden almak için geldi, diye konuşuyorlardı.
Başına üşüşüp öfkeyle onu
sorguluyorlardı. Doğan:
- Ben burada yaşamak istemem,
dedi, padişahın yanına gitmek isterim. Bu harabe size hoş görünüyor, bana
değil.
Baykuşlardan biri ise şöyle
diyordu:
- Doğan hile ile bizi
evimizden barkımızdan uzaklaştırmak istiyor. Bizim gibi safları aldatmak için
padişahtan dem vuruyor. Adi bir kuş hiç padişahlarla düşüp kalkabilir mi, hiç
aklınız yok mu?! O, padişahın cinsinden mi ki?! Bu, olmayacak bir laf, maksat
ahmakları aldatmak. Bir baykuş onun beynine vursa ona padişahtan yardımcı
gelecek öyle mi, hani nerde?!
Doğan ona şöyle cevap
verdi:
- Benim bir tüyüm kopsa
padişah baykuş yuvasının kökünü kazır. Bana uyun da, baykuşsanız bile
doğanlaşın!
Doğan, peygamberdir; baykuşlar
ise halk.
Yorumlar
Yorum Gönder