Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yerli Yerli Yerli Yerli

Resim
Yine gel sen dinle benden Yerli yerli yerli yerli Hep Çalarım ten ten tenen Yerli yerli yerli yerli

Yeniliğe Doğru

Resim
Her gün bir yerden göçmek Ne iyi

Verdim canımı gitti

Resim
Nerde bir topluluk görürsen, tellal, hiç durma, bağır: Kaçan bir kul gördünüz mü ey insanlar, de, tertemiz kokan bir kul gördünüz mü, ay parçası bir yüzü var, baştanbaşa fitne.

Var Olanlar Geliyor

Resim
Sarhoşlar göründü. Şaraba tapanlar bir bir gelmeye başladılar. Güzeller nazlı nazlı yollara düştü. Salına salına gül bahçesinden gül yanaklılar geliyor.

Tövbe

Resim
Ey çalgıcı, şu gazeli oku: Ben sevgiliden geçtim, de. Gülden, dikenden geçtim, tövbe ettim, de.

Şiar Edindik

Resim
Bu dünyada ne kimseye uymuşluğumuz var, ne şu atlas kubbe altında ev kurmuşluğumuz. Biz susuz kalmışız, içtikçe içiyoruz. Güzel bir sarhoşluğumuz var, güzel, hiç doymayan. Rahmet denizinin dalgasıdır bu; bir saman çöpünden başka bir şey değildir bu dalganın üstünde düşman.

Şehvetin Adını Aşk Koydular

Resim
Şehvetin adını Aşk Koydular

Selam Tebriz'e!

Resim
Kulağını ver, dinle, bak esasbaşı ne diyor: Bu mahalle bizden bir gönül eri kayboldu, diyor, derken ansızın biri yolda izini buldu, diyor. Belirtilerini görün işte, diyor. İşte al kanlar içinde bir elbise, diyor.

Olduğun Gibi Görün ya da Göründüğün Gibi Ol

Resim
Güneş gibi ol şefkatte,merhamette. Gece gibi ol ayıpları örtmekte.

O Geliyor, O!

Resim
Yollara sular dökün, bahçelere müjdeler edin, bahar kokuları geliyor, o geliyor, o Ay parçamız, sevgilimiz, yarimiz geliyor.

Ne Zaman?

Resim
Ne zaman bu addan sandan geçeceğiz, ne zaman? Can meclisinin halkasına ne zaman hep birden girip oturacağız? Dudağımıza bir tek kadeh dokundurmadan ne zaman içeceğiz büyük dostumuzun huzurunda can şarabını, ne zaman içeceğiz, ne zaman

Ne Diye

Resim
Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte.

Mevlana

Resim
Mevlana üsdadım, şu yeşil konyada, Semah döner,hu rahman hu deyu,deyu.. Onun aşukları,yanar,yakınır dünyada, Çağrı yapar,birliğe gel deyu,deyu...

Kendime Yediremem

Resim
Düşman saçmasapan lâflar eder, duyar can kulağım. Benim için kötü şeyler düşünür, görür can gözüm. Üzerime köpeğini salar, ısırır köpek ayağımı, çok acılar çekerim, çok acılar. Köpek değilim, onu ısıramam, ısırırım dudağımı.

Kendi Kendine

Resim
Kişinin kendine ettiğini Edemez kişiye hiçbir fani Bu kahpe hırsı.ne kıskanç kini,ne şarap Nede haşhaş edemez.. Kişinin kendine ettiğini Tayfun, boran Dağ , taş edemez.

İsyan Etmişim

Resim
Aya öfkelenmişim ben, işte böyle kapkaranlık bir gece olmuşum. Padişaha kızmışım, çırılçıplak bir yoksul olmuşum.

Hangisiyim Ben

Resim
Şu insanlardan hangisi ben'im? Hele sen şu kavgayı, gürültüyü dinle, ağzıma, sözüme kulak asma. Hem sen beni elden çıktı bil. Yoluma kadeh madeh koyayım da deme. Önüme ne çıkarsa tuzla buz ederim.

Güneşe Kulum Ben

Resim
Mademki ben güneşe kulum, güneşten söz açmalıyım size. Mademki gece değilim ben, mademki karanlığa tapmıyorum, düşten dem vurmak nafile.

Gölge Kesil

Resim
İşte meyhane güzeli geldi, bizi alacak, eve götürecek. İşte geldi baharlar içinde, Geldi yüzümüz gülsün diye, içimiz açılsın, ışısın diye, olalım diye genç ve taze.

Gittin

Resim
Buradan bir nice acıyla, özlemle gittin, sonra yalvardın yakardın amma eline düşmüştün bir kere kaderin, ne fayda sevgili, ne fayda.

Gitme İstemem

Resim
Demek sen böyle salına salına bensiz gidiyorsun ey canımın canı. Ey, dostların canına can katan, gül bahçesine böyle bensiz gitme istemem.

Gel

Resim
Gene gel, gene. Ne olursan ol, ister kafir ol,

Geldi

Resim
Güneşim, ayım geldi. Gözüm, kulağım geldi. Gümüş bedenlim geldi. Altın madenim geldi. Başımın sarhoşluğu geldi. Gözümün nuru geldi. Başka bir şey dilediysen işte o başka bir şeyim geldi.

Ey Balçık Dünya

Resim
Seni bildim bileli, ey balçık dünya, başıma nice belâlar geldi, nice mihnet, nice dert. Seni sırf belâdan ibaret gördüm, seni sırf mihnetten, dertten ibaret.

Dün Gece

Resim
Ne güzel geceydi dün gece, ne güzel geceydi: Onunla sarmaşdolaş, dudak dudağa, talih kapısı ardına kadar açık, güneş kucağımızda.

Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme

Resim
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

Dostlar, Gün Bugün!

Resim
Toy, düğün kumaş oldu, ölçüldü biçildi. Toy, düğün elbise oldu uzun boya. Toylar, düğünler tam bizim için, toyumuz, düğünümüz kutlu olsun dünyaya.

Denizlerin Üzerinde

Resim
Pek acayip bir şey bu: Güz mevsiminde olduğumuz halde birdenbire güneş koç burcuna girdi baktım. Baktım birden bire ilkbahar oldu. Birdenbire kaynadı kanım. Nerdeyse hani bulanıp kanıma bir deve gibi köpürecek, bir deve gibi oynamaya başlayacağım.

Demedim mi?

Resim
Oraya gitme demedim mi sana? Seni yalnız ben tanırım demedim mi? Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim?

Bu Şiir Ondan Utanıyor

Resim
Bu ne güzel koku böyle, bu ne güzel koku. Gül bahçesinden yoksa gelen o mu? Gece mi bu gelen, misk mi bu, amber mi bu? Bu ne güzel koku böyle, bu ne güzel koku. O pazardan tezcecik yoksa o mu geliyor, yoksa güzelimiz geri mi geliyor ne?

Bugün Ahmet Benim

Resim
Bugün ahmet benim, ama dünkü Ahmet değil. Bugün anka benim, ama yemle beslenen kuşcağız değil.

Bu Ayrılık

Resim
Kusuruma bakmayın benim, dostlar, bağışlayın beni. Ben davullara, bayraklara aldırmayan bir padişahın yoluna düşmüşüm, deli divane olmuşum. Çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben, çok uzaklardan geçen bir hayal gibi. Ama yok da sayılmam hani, var olan bir şeyim ben.

Bizim Canımıza Gelsin

Resim
Hastalıklar senden uzak olsun, ey canlarımızın rahatı, ey gören gözümüz, kem gözler senden uzak olsun!

Birliğe Ulaş

Resim
Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte.

Bir Gececik

Resim
Bir gececik uyuma, ne olur. Ayrılık kapısını çalma bir gececik. Bir gececik dostların gönlü olsun, ne olur sabahı et bir gececik.

Bir Olur mu?

Resim
Biri geldi, hoca senai öldü dedi. Yabana atılır bir er değildi ki, omuz silkelim. Saman çöpü değildi ki uçtu diyelim. Su değildi ki, soğuktan dondu diyelim. Tarak değildi ki, bir saç teli kırdı onu diyelim. Buğday tanesi değildi ki, toprakla kayboldu diyelim.

Başka Yarınlar

Resim
Bugün yüzünde bir başka güzellik var senin, bugün dudağında başka bir tad var, boyunda başka bir yücelik. Bugün kırmızı gülün bir başka daldan.

Bahar

Resim
Sevgili tutmuş yularımdan beni, develer gibi habire çeker. Esrik devesini böyle nereye götürür, böyle hangi katara? 

Anlatsana

Resim
Gönül dostum anlatsana, İlimizde Mevlana`yı. Ulu zatın hoşgörüsü, Yolumuzda Mevlanayı.

Allahım Bu Vuslatı Hicran Etme

Resim
Allahım bu vuslatı hicran etme Aşkın sarhoşlarını nalan etme Sevgi bahçesini yemyeşil bırak Bu mestlere bahçelere kasdetme Dalı yaprağı vurma hazan gibi Halkını başı dönmüş zelil etme

Ağıt

Resim
Göz gamın ne olduğunu bilseydi, gökyüzü bu ayrılığı çekseydi, padişah bu acıyı duysaydı; göz gece demez gündüz demez ağlardı, gökler yıldızlara, güneşle, ayla gece demez gündüz demez ağlardı. padişah bakardı ününe, tacına, tahtına, tolgasına, kemerine, gece demez gündüz demez ağlardı.

Hz. İsa'ya Sorulan Soru

Resim
Birisi Hz. İsa'ya: - Bu dünyada her şeyden daha güç olan şey nedir, diye sordu.

Vaizin Duası

Resim
Bir vaiz vardı, minbere çıktımı kötülere dua etmeye başlardı. - Ya Rabb", derdi, kötülere, fesatçılara, isyankâr ve günahkârlara merhamet et. Müminlerle alay edenlerin hepsine, kâfir gönüllülere, kiliselerde bulunanlara acı. Buna karşılık iyilere hiç dua etmez, kötülerden başkasının adını anmazdı. Ona şöyle dediler:

Hz. Ömer ve Hırsız

Resim
Hz. Ömer r.a. halifeliği zamanında bir hırsızı cellada teslim et­mişti. Hırsız; - Ey Müminlerin Emiri, dedi, beni cezalandırma, bu ilk suçum.

Buharalı Gencin Aşkı

Resim
Buharalı bir delikanlı kızın birine delicesine aşık olmuştu. Onu kazara bir kez görmüş, ilk görüşte ona vurulmuş, gönül vermişti. Fa­kat kavuşma zamanı bir türlü gelmiyordu. Kıza birisini yollasa, gön­derdiği kişi hasedinden o zavallının işini bozardı. Bir mektup yazıp yollasa, okuyan kelimeleri değiştirirdi. Ne kadar çalışıp çabaladıysa sonuç alamamış, kız bir türlü yüz vermemişti. Ne yalvarmanın fay­dası olmuştu, ne hediye vermenin. Tam sekiz yıl bu şekilde sevdiği kızı aradı, yanıp yakıldı.

Hz. Süleyman ve Sivrisinek

Resim
Bir sivrisinek, yaşadığı sulak ve çimenlik yeri terk edip Süley­man (a.s.)'ın huzuruna çıktı. - Ey Süleyman, dedi, cihana adaleti yerleştirdin, adaletinden mahrum kalan kimse yok. Bize de insaf et, hakkımızı al. Biz zayıflık­la, sen kudretinle tanınmışsın. Lütf edip bizi de gamdan kurtar. - Ey hak isteyen, dedi Hz. Süleyman, kimden şikayetçisin, söy­le! Sana zulmeden zalim kim? Allah bize padişahlığı halk göklere el açıp ağlamasın diye verdi. Kimse perişan olmasın diye saltanat ihsan etti.

Hz. Peygamber ve Esirler

Resim
Hz. Peygamber (s.a.s.) zincire vurulmuş bir grup esir gördü. On­ları çekip götürüyorlar, hepsi de feryad ü figan ediyordu. Hz. Pey­gamber (s.a.s.) onlara bakıp güldü. Esirlerin her biri öfkesinden ona diş gıcırdatmakta, dudaklarını çiğnemekteydi. Fakat ağızlarını açıp konuşmaya kudretleri yoktu. Esirlerden biri şöyle dedi:

Şeytan'ın Savaştan Kaçması

Resim
Şeytan, Kureyş kabilesini Hz. Peygamber (s.a.s.)'e karşı savaşması için kışkırtmıştı. Süraka suretinde ordu içine girmiş, aralarında yer almıştı. Fakat iki ordu karşı karşıya gelince müminlerin saflarında melek askerlerini gördü, korkuya kapıldı. Ayağını gerisin geriye at­maya başladı. - Ben sizin görmediğiniz pek kalabalık bir ordu görüyorum, de­di. Allah'tan korkarım ben, çekilin gidin. Haris ona şöyle dedi:

Kuşları Kovalayan Çocuk

Resim
Çocuğun biri ekin bekçiliği yapar ve yanındaki defi çalarak kuş­ları kaçırırdı. Kuşlar o küçücük defin gürültüsünden ürküp tarladan kaçar, böylece ekinler de kurtulmuş olurdu. Bir gün Sultan Mahmud'un yolu o taraflara uğradı. Koca otağını tarlanın yakınlarında bir yere kurdular. Yanında sayısız askerden oluşan bir ordu vardı. Ordunun önünde, sırtına nöbet davulu yük­lenmiş bir deve gidiyordu.

Öldüren Mescid

Resim
Rey şehri kenarında bir mescit vardı. Orada yatıp geceleyen her­kes korkudan ödü patlayarak ölmüştü. Orada geceleyen nice aç, çıp­lak ve garip, sabahleyin mezara gitmişlerdi. Kimisi şöyle diyordu: - Orada kuvvetli cinler var, kim konaklarsa öldürüyorlar. Bazıları da mescitte sihir olduğunu söylüyorlardı. Bazı kimseler de kapısına: - Ey konuk, burada kalma, diye yazmışlardı. Canına kastın yok­sa burada geceleme, burada yatıp uyuma. Birçokları da geceleyin mescidin kapısının kilitlenmesini, böyle­ce içeriye kimsenin sokulmamasını istiyordu.